Antalya’nın sessiz bekçisi olarak da bilinen Sıçan Adası; Antalya’nın kıyı şeridi boyunca uzanan o sonsuz maviye baktığınızda, çoğu zaman gözleriniz bir adaya takılmaz. Çünkü burada öyle Ege’deki gibi her köşe başında bir ada yoktur ama işte tam da bu yüzden, Antalya açıklarında tek tük görünen kara parçaları insanın dikkatini daha çok çeker. Sıçan Adası da bu nadir adacıklardan biridir, sessiz, gösterişsiz, ama bir o kadar da merak uyandırıcı, belki adının biraz talihsiz olmasından, belki de çok az kişinin detaylı bilgiye sahip olmasından dolayı hala bir sır gibi duruyor bu ada. Sıçan Adası, Antalya şehir merkezine oldukça yakın bir konumdadır, hatta Konyaaltı Sahili’nden denize doğru bakarsanız onu rahatlıkla görebilirsiniz. Ada, idari olarak Muratpaşa ilçesine bağlı ve Kemer ile Konyaaltı arasında, Antalya Körfezi’nin tam ortasında bir mücevher gibi duruyor. Özellikle falezlerin üzerinden ya da denizden bakanlar için manzaranın merkezinde konumlanmış gibi bir havası var. Peki, bu adaya neden “Sıçan Adası” denmiş, aslında isminin hikayesi biraz tartışmalı. Kimileri adanın denizden bakıldığında sıçanı andıran siluetinden dolayı bu ismin verildiğini söylüyor, kimileri ise eski zamanlarda burada çok sayıda sıçanın yaşadığına dair rivayetler olduğundan bahsediyor. Gerçek nedeni kim bilir, belki de ismini hak etmediği kadar kötü bulanlardan biriyiz, çünkü adanın doğası oldukça huzurlu ve sessiz, ismi sizi yanıltmasın; burada sizi karşılayan şeyler fareler değil, dalga sesleri ve huzur.
Sıçan Adası herhangi bir yerleşim yeri barındırmıyor, yani adada otel, restoran, kafeterya gibi bir işletme yok, bu durum, onu ticari kalabalıktan uzak, daha çok doğal haliyle kalabilmiş nadir yerlerden biri yapıyor. Adanın özel mülkiyet olup olmadığı da zaman zaman sorulan sorulardan biri, resmî kayıtlarda ada kamuya ait görünüyor; ancak üzerinde herhangi bir yapı ya da tesis olmadığı için, neredeyse tamamen doğayla baş başa kalınabilecek bir ortam sunuyor. Ada küçük bir yüzölçümüne sahiptir, yaklaşık olarak 10 bin metrekare civarında olduğu tahmin ediliyor, yani yürüyerek kısa sürede etrafını dolaşmak mümkün. Fakat oraya ulaşmak için yürümekten fazlası gerekiyor elbette, adaya ulaşım sadece deniz yoluyla sağlanıyor. Genellikle Antalya Yat Limanı’ndan kalkan günübirlik tekneler ya da özel yatlarla buraya ulaşmak mümkün oluyor ve dilerseniz kano ya da deniz bisikletiyle gitmeye çalışan maceraperestler de var, ama bu pek de tavsiye edilen bir yöntem değil, denizin durumu her zaman sabit değil sonuçta. Ada, yüzme ve dalış meraklıları için de oldukça ilgi çekicidir, özellikle çevresindeki mercan oluşumları ve deniz canlıları dalgıçlar arasında epey biliniyor. Adanın kıyılarına çapa atan teknelerde günübirlik küçük gruplar yüzüyor, şnorkelle keşif yapıyor ya da sadece sessizliğin tadını çıkarıyorlar, burada piknik yapmak serbest ama alan kısıtlı olduğu için özel bir piknik masası ya da gölgelik gibi olanaklar beklemeyin, doğayla baş başa olmanın hakkını veren bir yer burası.
Giriş için herhangi bir ücret talep edilmiyor çünkü ada bir açık alan, eskiden bir işletme vardı ve giriş için bir bedel alınıyordu ama artık yok. Ancak gidiş geliş için kullanacağınız tekne veya yatların fiyatlandırması değişkenlik gösterebilir, yani adaya ayak basmak ücretsiz ama oraya ulaşmak genellikle ücretli. Antalya Havalimanı’na ise yaklaşık 25 - 30 dakikalık bir mesafede yer alıyor, aslında bu verilen zaman yolların boş olduğu zamanlarda mümkün olur, özellikle yaz sezonunda üzerine bir yarım saat daha ilave etmelisiniz. Havalimanından araçla şehir merkezine ulaştıktan sonra deniz yoluyla geçmeniz gerekiyor, yani özel olarak adaya bir hava ulaşımı yok ama merkezden ulaşmak oldukça kolay. Sıçan Adası, kalabalıktan uzak, yapılaşmanın olmadığı ve doğanın hala başrolde olduğu bir nokta, burada birkaç saat geçirmek bile zihni boşaltmaya, günün telaşını atmaya yetiyor. Eğer biraz da izole olmak istiyorsanız, telefon sinyalinin zayıflığı bile bir avantaja dönüşebiliyor. Ulaşılabilir ama keşfedilmemiş gibi bir havası var, belki de bu yüzden, burayı bilenler arasında sessiz bir dayanışma var, çok duyulmasın, çok bozulmasın gibi. Antalya’nın merkezine bu kadar yakın ama bir o kadar da uzak hissettiren bu adacığı keşfettikten sonra, günü modern bir tatil anlayışıyla tamamlamak isteyenler için en ideal alternatiflerden biri de çevredeki kiralık villa seçenekleri oluyor. Gündüz doğayla baş başa kalıp, akşam kendi havuzlu villanızın konforuna çekilmek paha biçilemez bir şey.