Burgazada
İstanbul’un tam ortasında gizlenmiş bir tatil durağı arıyorsanız tam yerindesiniz. İstanbul’un hemen kıyısında, ama bir o kadar da dışında hissettiren yerlerden biridir Burgazada. Ne tam olarak şehirle bağlantısını kesmiş ne de metropolün içinde kaybolmuş, ulaşması kolay ama gitmeye karar vermek için bazen şehirden bunalmak gerekir. Büyükada’nın gölgesinde kalmış, Heybeliada kadar da popülerleşmemiş olması,
Burgazada’yı arayanlar için özel kılar çünkü bu ada, tam olarak fazlası zarar kategorisinde değerlendirilebilecek güzelliklere sahip, ne kalabalık ne terk edilmiş, ne turistik ne de sıkıcı, ucundan azıcık her şeyden var. Burgazada, İstanbul’un Adalar ilçesine bağlı, Prens Adaları olarak anılan takımadaların üçüncüsüdür. Şehirden ayrılmadan küçük bir ada kaçamağı yapmak isteyenler için oldukça makul bir rota, ulaşım açısından da İstanbul’un merkezi noktalarından vapurla rahatlıkla varılabiliyor, Kabataş, Kadıköy ya da Bostancı’dan düzenli vapur seferleri vardır, yolculuk yaklaşık 1 saat sürüyor ama martıların dansı, denizin tuz kokusu ve uzaktan silüetiyle adım adım yaklaşan ada manzarası bu süreyi hissettirmeyecek kadar keyifli hale getiriyor. Bir havaalanı yok elbette, zaten adaya iniş kalkış yapacak bir alan da yok, ama zaten burada uçmak isteyenin derdi gökyüzü değil, deniz havası almak olur. Adanın büyüklüğüyle başlayalım, fazla büyük değil, ama küçük olması bir eksiklik değil burada. Aksine, kısa yürüyüşlerle tüm adayı keşfetmek mümkündür, kalp şeklini andıran kıyı şeridi, yürüyüş yapmayı sevenler için oldukça davetkardır. Bir sabah saatlerinde yürüyüşe çıkarsanız, hem denize nazır muhteşem manzaralar eşliğinde vakit geçirebilir hem de Burgazada’nın o sessiz, sabah serinliğinde saklanan ruhunu yakalayabilirsiniz. Araç trafiği olmadığından ötürü, burada zaman gerçekten çok yavaş akıyor.
Burgazada Nasıl Bir Yer
Sahil konusunda biraz açıklık getirmek gerekiyor, evet, Burgazada’da denize girilecek noktalar mevcuttur, bilhassa Kalpazankaya ve Madam Martha Koyu, denize girip serinlemek isteyenler için tercih edilen alanlardır. Ancak bu bölgelerdeki sahil anlayışı Bodrum ya da Kuşadası ile kıyaslandığında oldukça sade kalıyor, kum yerine taşlık alanlar var, ama deniz oldukça berrak, bilhassa hafta içi gitmeyi tercih ederseniz, suya girdiğinizde etrafınızda bir avuç insan olur sadece. Sessizlik eşliğinde kulaç atmak isteyenler için biçilmiş kaftan. Fakat hafta sonları, özellikle yaz döneminde biraz kalabalıklaştığını da unutmamak lazım. Adada konaklama için çok sayıda butik otel ve pansiyon mevcuttur, elbette ki burada bir tatil köyü ya da devasa oteller beklemek yanlış olur. Her şey biraz daha mütevazı, daha sade ve huzura odaklı, büyük işletmelerin domine etmediği
Burgazada’da yerel işletmeler ön planda. Kafeler, balık restoranları, küçük büfeler ve ev yapımı dondurma satan yerler falan. Her biri adanın doğal yapısıyla uyumlu, öyle çok fazla seçenek yok ama olanlar kaliteli ve samimi. Ada atmosferi gereği burada zincir restoranlar ya da modern AVM’ler yok, bu da Burgazada’yı hala bozulmamış sıfatını taşıyabilen nadir yerlerden biri haline getiriyor.
Burgazada’da Ne Yapılır
Peki, Burgazada bir Bodrum eder mi, ya da Kuşadası’nın yerini tutar mı, bu sorunun cevabı biraz da tatilden ne beklediğinizle ilgilidir. Şayet lüks oteller, gece hayatı, büyük plaj partileri ya da alışveriş merkezleri arıyorsanız, hayır, Burgazada size göre değil ama kalabalıktan uzak, daha kişisel, daha sakin ve huzurlu bir tatil istiyorsanız, bir kitap, bir termos kahve, biraz deniz havası ve kendinizle baş başa kalabileceğiniz bir köşe arıyorsanız, Burgazada size yeter de artar bile. Yaz aylarında güneşin tadını çıkarabileceğiniz, akşamüstü rüzgarıyla serinleyeceğiniz, tarihi konaklar arasında yürüyüş yapıp, bisikletle kıyı boyunca turlayabileceğiniz, içsel bir huzura ulaşabileceğiniz yerlerden biridir Burgazada. Tam anlamıyla küçük bir kaçış noktası diyebiliriz. Bir tatilci gözüyle ise şunu da eklemek isteriz ki, şayet Burgazada gibi daha sakin ama yine de özel yerlerde konaklamak istiyorsanız, kiralık villa seçeneğini değerlendirmelisiniz. Sadece otel ya da pansiyonlarla sınırlı kalmadan, kendinize özel bir alan yaratmak için
kiralık villa tercihi hem konfor hem de mahremiyet açısından çok daha mantıklı olabilir. Hele ki kalabalıktan uzak bir tatil hayal ediyorsanız, kendinizi evinizde gibi hissedeceğiniz bir villada konaklamak, bu ada deneyimini bir üst seviyeye taşıyabilir.